Beschreibung

İlk kez, Melamilik, Mevlevilik, Bektaþilik, Alevilik, Osmanlı, Atatürk ve Yörüklük bir romanda damıtılarak büyüleyici bir þekilde anlatılıyor...

Hazreti Yusuf'un kanlı üç gömleðinden parçalanmıþ Yugoslavya'ya "Duvar halen Yürüyor" Hacı Bektaþ Veli'den Mevlana'ya, Yunus'tan Kaygusuz Abdal'a, Melami Pirlerinden, Yörüklere, "Duvar halen Yürüyor"Bu sefer Yörük Osman'nın rüyalarından gerçeðe, Aðlardað'dan Yunt Daðları'na oradan Toroslar'a

Yörük Osman rüyalarıyla gerçek arasında, ermiþlik mertebesine yükselerek, 600 yıl boyunca yaþanmıþ zorunlu göçleri, parçalanmıþlıkları, büyük acıları, kardeþ kavgalarını Melamilik felsefesiyle harmanlayarak aktarıyor Henüz on yaþında olan Yörük Osman'ın kendini bulma arayıþı, Yelova köyündeki dedesi Sufi Mehmet Aða'nın "herkesin dallardaki yapraklar kadar sayısız günahı vardır" deyiþiyle baþlıyor. Köy yolunda yürürken çoban köpekleriyle, kuþlarla yaptıðı söyleþiler ise artık doðanın bir dili olduðunu bilen Osman'ı, büyük yolculuða çaðırıyor.

Yörük Osman rüyalarında kaybolur, gerçekle düþ olanı yan yana yaþar; babası Derviþ Mümin'in "melami oðlu hiçbir þeyden korkmaz" diyerek verdiði ilk nasihatıyla korkuyu yenerek olgunluk dönemine eriþir. Yörük Osman, babasının nasıl melami derviþi olduðunu merak eder. Derviþ Mümin, "gir de gör" dediðinde "on iki sümbül arasındaki bir gül olan melamilik" felsefesini tanımaya baþlar. Ustrumcaya "oniki tarikatın gülü olan tarikatlarüstü melamiliði" getiren ise Nurül Arabi oluyor ve Osman'ın rüyaları, yolculukları derinleþerek anlamlanıyor.

Okuyucunun ilk baþta garipseyeceði ve belkide zorlanacaðı yazım tarzı, ilerleyen sayfalarda "Yörük Osman"ın güçlü anlatımıyla sarsılarak; okuyanıda içine çeken bir fırtınaya dönüþecek ve o büyük aynı zamanda büyülü yolcuðun bir seyyahı olan okuyucu, noktayı aramayacak denli nefesini tutacak, virgüle gerek duymayacak çünkü soluklanma ihtiyacı hissetmeyecek Hacı Bektaþ'ın aklı ile yürüttüðü duvarı siz de yürütecek ve "Yörük Osman"ın rüyalarının gerçekle buluþmasına tanık olacaksınız.