Beschreibung

Misak'ın Aynaları'nda genç bir öykücünün "Anadolu'dan manzaralar" sunduðu söylenebilir ama bu söyleyiþ fazlasıyla kestirme ve özensiz bir yorumdan öteye gitmez. Çünkü M. Fatih Kutlubay, bu kitaptaki öykülerinde Ömer Seyfettin'in, Sabahattin Ali'nin, Abbas Sayar'ın hatta Cengiz Aytmatov'un Anadolu'sunu bir pencereden görmeyi baþararak dikkate deðer bir öykü toplamı ortaya koyuyor. Balkanlar'ı da, Akdeniz'i de Kafkaslar'ı da Karadeniz'i de kuþatan bir mekân ve söylenti haritasından bahsediyoruz.
Son yıllarda çok fazla anlatılan kırılgan, naif biraz da romantize edilmiþ Anadolu hikâyelerine, aynı anda hem masalsı bir yumuþaklıða hem gerçekçi bir sertliðe sahip olabilen kendine has bir bakıþ açısı ekliyor Kutlubay. Parlak bir öykücüden yılkı atları, atmaca avları, define arayıþları, çingene masalları, Milli Mücadele destanlarıyla örülü dört baþı mamur Türkiye hikâyeleri dinlemek fırsatını kim kaçırmak ister ki?

"Muazzezlerin sokaðına girince portakal çiçeði kokuyor. Burası Muazzez var diye böyle guzel. Yanlıþ sokakta da var oysa portakal aðacı. Yanlıþ sokakta da mevsim bahar. Yok, orası böyle guzel kokmuyor. Muazzez. Derdi için kırk daðı sırtlanırım. Muazzez. Her sabah uyanır uyanmaz karþıma dikilen suret. Muazzez. Gözleri Mujgan'dan bile mavi. Adından iþte. Adamın sevdiði ne varsa adı Muazzez."