Beschreibung

Elinizdeki kitap, baþlıðı her ne kadar Alevileri anlamaya dönük bir vurgu taþısa da Alevileri anlamaktan çok, devletin ve ondan daha geniþ olarak bir iktidar þebekesinin Alevi ayinselliðine yönelik aðır saldırıla-rını -Alevilik açılımından Tuzluçayır'a, Dersim'in seyitlerinden devlet kirliliðiyle malûl dedeliðe- devlet, ayin ve siyasallık çerçevesinde tartıþmaya yöneliktir. Ayhan Yalçınkaya tam bu ânda bir kez daha soru-yor: Bedreddin'i mi seçeceðiz, devleti mi? Bedreddin bugün Gezi ve Gezi'nin dolanıp durduðu bütün toplumsal yüzeydir; Tuzluçayır'dır, Okmeydanı'dır, Antakya'dır< "Bu yüzey bizi özgürlüðe ve eþitliðe çaðırıyor; devlet ise baskıya, þiddete, ölümsüz bir eþitsizliðe ve ölüme" diyecektir çoðu; "öyleyse bu soru ne saçma, ne haince bir sorudur!" Üstelik giderek solgunlaþan bir hayalete dönüþtürülen Gezi'nin tüm yüzeylerinde giderek belirginleþen bir hayalet olarak Alevilik, Alevi çocuklarda ölüp dururken! Oysa Yalçınkaya'nın yanıtı biraz farklı: Bir kez daha devleti seçmek belki tarihte hiç olmadıðı kadar, ilk kez bize devlet ve siyasetin kökleriyle son bir yüzleþme, sert bir hesaplaþma zemini sunuyor; siyasetin hakikat iddiasının siyasalın gerçekliðiyle yerle yeksan edilme fırsatını da. Türkiye'deki Alevi toplulukla-rın hepimiz için yaþamsal önem taþıyan varlıklarının anlamı tam buradadır: Tarihçilerin ve sosyologla-rın, geçmiþin ve þimdinin gayri-siyasal salıncaðında salladıkları o bünyeyi bütün siyasal yüküyle gör-memizi mümkün kılan ve tam da bu yüzden devletin siyaseti nasıl gayri-siyasallaþtırdıðını da aþikâr eden son örneklerden biridir Aleviliðin siyasal bünyesi; can çekiþen varlıðıyla da olsa.