Beschreibung

Bu gruplardan her biri farklı bir düþünce ve otorite çizgisini temsil etmekte olup, diðer gruplarla rekabet hâlindedir. Hepsi de taraftar kazanmak için birbirleriyle yarıþırlar. Dolayısıyla, arayıþ içinde bir genç olarak her birinin meþru hedefiydim. Bu ilgiden hoþnut olmakla birlikte, amaçsız olmamaya kararlıydım. Teklif edilen farklı İslam yorumlarını bizzat deneyimlemek, her birinin görüþlerini sorgulamak ve çaðrıldıðım cennetin ne tür bir cennet olduðunu keþfetmek istiyordum...

Rıza'nın beni, Haþhaþiliðin kurucusu ve lideri Hasan Sabbah'ın tarikatını kurduðu Alamut Kalesi'ne götürebileceðini öðrendiðimde, bu Haþhaþiler yuvasını ziyarete karar verdim...
Haþhaþiler de benim gibi cenneti arıyorlardı. Cenneti ellerindeki kan damlayan hançerleriyle arama eðilimleri, onları asırlar boyu nakledilen etkili bir öyküye dönüþtürmüþtü...

Çok ileri gitmiþtim. Rıza'nın aniden frene basmasıyla, eski Chevrolet kızaklayarak durdu. "Ziya kardeþim" dedi, derin bir nefes alarak. "Senin iki problemin var: Bir korkaksın; bunca yolu Hasan Sabbah'ın cennetini görmek için geldin, ama bir tepeden aþaðı inmekten korktun. Evet, biraz dikti; ama en azından deneyebilirdin. İki, aðzını kapalı tutamıyorsun." Rıza durumu açıklamama fırsat vermedi: "Lütfen valizini al ve arabamdan in; Tahran'a kendi baþına dönersin..."

Seyahatlerim beni kaçınılmaz bir sonuca götürdü: İslam'ın cenneti bir varıþ yeri deðil, bir seyahat tarzıdır. Yaþamı durduramadıðımız gibi, cenneti aramaktan da vazgeçemeyiz. Bu arayıþ, sürekli bir oluþ sürecidir. Keþfettiðim bütün baþarısız cennetler, yanlıþ yönlendirilmiþ bir varıþ inancına dayanıyor...